Bir EHCB Serüveni

Bilindiği üzere Euroleague Baş Antrenörler Birliği (EHCB) ile yaptığımız iş birliği kapsamında; 13 Aralık 2021 tarihinde başlayan ve 8 ay süren Koç Akademisi için kriterlere uygun TÜBAD üyesi 6 genç antrenör arkadaşımıza burs imkanımız olmuştu. Akademiyi bitiren arkadaşlarımız bu burs projesi çerçevesinde gözlemlerini bizlerle paylaşmaya başladılar.

İlk olarak Hasan Al’ın Koç Akademisi hakkında hazırladığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.

Hasan Al

1996 yılında Ankara’da doğdum. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimimi Ankara’da tamamladım. 2021 yılında Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldum. Şu an Hacettepe Üniversitesi Spor ve Egzersiz Psikolojisi Yüksek Lisans Programında yüksek lisans yapmaktayım. Antrenörlüğe 2017 yılında ODTÜ Spor Kulübü’nde başladım ve hala bu kulüpte U14 seviyesinde antrenörlük yapıyorum.

Bir akşam üstü Instagram’da dolaşırken TÜBAD’ın paylaştığı burs ilanını gördüğümde aslında Euroleague Head Coaches Board (EHCB) adlı bir oluşumdan ve yaptıkları işlerden haberim yoktu. İlanı okuyup EHCB ve eğitimleri hakkında kısa bir araştırma yaptığımda bu bursa kesinlikle başvurmam gerektiğini anlamıştım. Hızlı bir şekilde başvuruyu tamamladım ve beklemeye başladım. Hala ne kadar önemli bir organizasyonun bir parçası olmak için bir adım attığımın farkında olmasam da bundan sonraki süreç benim için beklemek ve TÜBAD’ın EHCB eğitimi için seçtiği beş genç antrenörden biri olmaktı. Birkaç gün sonra TÜBAD’dan olumlu geri dönüş geldi, EHCB eğitimi için burs kazanan kişilerden biri olmuştum. Hemen ardından hızlı bir şekilde organize olundu. TÜBAD’da bu projeyle ilgilenen büyüklerimiz Necati Güler, Murat Özyer ve Şükrü Yaravlı’nın katıldığı bir zoom toplantısı ile biz eğitimi alacak antrenörleri nelerin beklediği üzerine kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Bu eğitimi daha önce almış olan Utku İskit de bizi genel süreç hakkında bilgilendirdi.

Dünyanın birçok yerinden basketbol antrenörünün katılacağı bu eğitim programı 4 modülden oluşuyordu. İlk modül genel akademik dersleri içeren bir programdı. Dersler Zoom üzerinden online olarak gerçekleşiyordu ve eğitim dili ortaklığı sağlamak amacıyla İngilizce olarak belirlenmişti. İlk modülün içeriği aslında bir spor bilimleri fakültesinin eğitim içeriğinden çok farklı değildi. Anatomi, beslenme, psikoloji, sosyoloji, motor beceriler ve antrenman bilimi üzerine dersler gördüğümüz bu bölüm bir antrenörün bilmesi gereken birçok noktaya değiniyordu ve oldukça faydalı geçti. Bu konular anlatılırken bağlam hep basketbol olarak belirlenmişti ve bütün örnekler basketbol üzerinden veriliyordu. Başka bir deyişle, üniversitede basketbol diye ayrı bir bölüm varmış ve biz de o bölümün öğrencileriymişiz gibiydi. Derslerin gün ve saatleri çok önceden belliydi ve her şey programa göre düzgün bir şekilde ilerliyordu. Türkiye ile Avrupa’nın saat farkından dolayı genelde dersler Türkiye’de akşam saatlerine denk geliyordu. Antrenman olmayan günler dersleri canlı olarak takip etmek problem olmadı. Ancak antrenman saati ile çakışan dersler olduğunda, o dersin kaydını ertesi gün dinlemek gibi bir şansımız da vardı. Herkesin eğitimi verimli bir şekilde takip edebilmesi için dersler ve sunumlar kayıt edilerek en geç ertesi gün öğrencilerle paylaşılıyordu. Tabii eğitim sadece hocaların anlattığı ve öğrencilerin dinlediği tek taraflı bir iletişim şeklinde geçmedi. Dersler boyunca anlamadığımız ya da takıldığımız bir yer olduğunda durdurup sormamız konusunda hem eğitmenler hem de organizasyonu sağlayan kişiler tarafından teşvik edildik. Buna ek olarak hafta da bir gün de önceki derslerle ilgili bir soru-cevap oturumu düzenlendi.

İkinci modülle birlikte artık basketbol sahasına biraz daha yaklaşmıştık. Dersler yine online olarak devam ediyordu ama içerik farklılaşmıştı. Artık genel akademik spor bilimleri dersleri yerine basketbola yönelik dersler başlamıştı. İşin biraz daha keyifli olmaya başladığı bu dönemde derslerde yetenek seçimi, temel hücum ve savunma prensipleri, transition, antrenman periyotlama gibi konular üzerine oldukça keyifli dersler aldık.

              Üçüncü modül, yani EHCB Kongresi ise eğitimin başından beri herkesin iple çektiği kısımdı. Antalya’da 30 Haziran-3 Temmuz arasında düzenlenecek bu kongre, genç bir basketbol antrenörü için çok şey vaad ediyordu. Xavi Pascual, Zeljko Obradovic, Dimitris Itoudis, Ionnasis Sfairopoulos, Selçuk Ernak ve Ahmet Çakı’nın saha sunumlarını dinleyecek olmak zaten çok önemli bir fırsattı. Bunun yanı sıra Sarunas Jasikevicius, Georgios Bartzokas, Sasa Obradovic, Zvezdan Mitrovic gibi Euroleague koçlarının konuşacağı paneller de program dahilindeydi. Dünyanın birçok farklı yerinden gelecek olan 100’e yakın antrenör ve onlarla tanışarak basketbol konuşma fırsatı da beni en çok heyecanlandıran şeylerden biriydi. Sonunda beklenen gün geldi çattı ve Ankara’dan üç antrenör, arabayla Antalya’ya yola çıktık. Kongrenin düzenleneceği Gloria Sports Resort’a çok yakın bir yerde birlikte kalacağımız bir apart tutmuştuk.

              Kongrenin ilk günü paneller ve akşam yapılacak bir tanışma resepsiyonu şeklinde planlanmıştı. İlk oturumda Saras, Sfairopoulos ve Selçuk Ernak psikoloji hakkında konuşacaklardı. Euroleague maçlarının sesi İsmail Şenol’un moderatörlüğündeki bu oturumda sohbet o kadar keyifli aktı ki panel bittiğinde iki buçuk saat geçmiş ve hiç ara verilmemişti. İkinci oturumda konuşmacılar Zeljko Obradovic, Xavi Pascual ve Mitrovic’ti ve konu gençlik gelişimiydi. Benim en çok dikkatimi çeken şey, birçoklarına göre kıtada tarihin en büyük antrenörü olarak gösterilen Obradovic’in basketbol konuşurkenki tutkusuydu. En basit bir konudan bahsederken bile bunu konuşmaktan çok keyif aldığını görebiliyordunuz. Günün son panelinde ise Georgios Bartzokas, Sasa Obradovic ve Ahmet Çakı sosyoloji hakkında konuşacaktı. Farklı kültürlerden gelen birçok basketbol antrenörü koçlara çok güzel sorular sorarak verimli bir sohbete katkı sağladı. Paneller bittiğinde ise otelin lobi bölümünde bir tanışma resepsiyonu organize edilmişti. Eğitim programına dahil olan herkesin bir arada olduğu ve tanışmalarına imkan veren bu organizasyon da oldukça keyifli geçti. Yani şöyle düşünün, bir yandan eğitime Bolivya’dan iki günlük uçuşla gelmiş bir antrenörle sohbet ederken beş adım ötenizde Saras ve Obradovic’in sohbet ederken attığı kahkahaları duyabiliyordunuz. Orada bulunan bütün antrenörler de iletişime oldukça açıktı. Yanlarına gidip tanışmak veya fotoğraf çekilmek istediğinizde sizi kırmıyor ve sorduğunuz sorulara ilgiyle cevap veriyorlardı. Gece geç saate kadar süren ve ekibin birbiriyle kaynaşmasını sağlayan bu organizasyonla birlikte çok keyifli geçen ilk gün bitiyordu.

Kongrenin ikinci günü, artık saha sunumlarının başladığı gündü. İlk sunum Xavi Pascual’indi ve konu başlığı “Pick and Roll Hücum ve Savunmasında Özel Durumlar”dı. Demo takım eşliğinde sahaya çıkan Pascual genellikle savunmanın üzerinde durdu ve “next” savunmasını anlattı. Pascual aslında uygulaması oldukça zor olan next savunmasını çok açık ve net bir şekilde anlattı. Sahada anlattığı her şeyi çok iyi bildiği her hareketinden belliydi. Belki altyapıda küçük yaş gruplarıyla çalışan antrenörler için Pascual’in anlattıklarını uygulamak mümkün olmayacak ama eğitime gelen ve profesyonel seviyede çalışan antrenörler için bu sunumun çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Günün ikinci sunumu ise Ahmet Çakı’nındı. Alçak Post Hücum ve Savunmasını anlatan Ahmet abi, sadece bu konuyla kalmayıp transitiona da değindi. Pascual’den farklı olarak altyapı antrenörlerinin de kendi takımlarına uygulayabileceği şeylerden bahsetmesi bizim gibi alt yaş gruplarıyla çalışan antrenörler için oldukça faydalı oldu.

Üçüncü günde sunum yapacak olan iki isim Ionnais Sfairopoulos ve Zeljko Obradovic’ti. Sabah seansında Sfairopoulos’un konusu Hücum ve Savunmada Alçak Post Sıkıştırmalarıydı. Ağırlıklı olarak savunmadaki sıkıştırmaların üzerinde duran Yunan koç, sıkıştırmanın geleceği taraf ve sonraki savunma rotasyonlarıyla ilgili müthiş bir sunum yaptı ve sahada anlattıklarını bir de video analiz yoluyla göstermeye çalıştı. Öyle ki demo takım aktif 5v5 oynarken alçak posttaki sıkıştırmalara hücum etmekte oldukça zorlanıyordu. Öğleden sonra sahaya çıkan Obradovic ise Şutörler İçin Setler konusundan bahsetti. Şutörlere boş şut hazırlamak için kullandığı düzenlerden bahseden Obradovic, birçok farklı varyasyonu da ekledi. Antrenörlerin sorularına karşı ürettiği çözümler ve hücumda spacing ile ilgili söyledikleri oldukça kıymetliydi. Üçüncü günün akşamında bir de kongreye katılanlar arasında bir basketbol maçı organizasyonu yapıldı. Saras, Sasa Obradovic ve otel görevlilerinin de katıldığı dört takımlı turnuvayı izlemek oldukça keyifliydi. Bu maçtan en çok aklımda kalan ise Saras’ın 2012 doğumlu oğlu oldu. Jasikevicius genlerini tamamen taşıdığı çok net belli oluyor.

              Kongrenin son günü ise yine sunumlarla geçti. Sabah sahaya çıkan Selçuk Ernak, Transition’da Pick and Roll Hücum ve Savunmasından bahsetti ve bana göre bu kongrenin en güzel sunumlarından biriydi. Selçuk Ernak sunumun çok büyük bölümünü hücuma ayırdı ve kendi takımlarında hangi transition prensiplerini neye göre belirlediğini anlattı. Kongrenin son sunumu ise Dimitri Itoudis’indi. Koç Itoudis’in konusu Mobil Hücumdu ama sunumunun ilk bir saatlik bölümünde sahaya dair bir şeye değinmeyerek antrenörlük felsefesi üzerine harika bir sohbet başlattı. Itoudis’in antrenörlük üzerine düşünceleri ve diğer antrenörlerle interaktif bir şekilde gerçekleşen bu sohbet, şahsen benim kongre boyunca en çok keyif aldığım anlardan biri oldu. Sahada ise CSKA Moskova döneminde uygulamaya çalıştığı hücum prensiplerini anlatan Itoudis çok güzel bir sunumla kongreyi kapatmış oldu.

Yaklaşık yedi aylık eğitim süreci ve çok güzel geçen dört günlük kongreye geri dönüp baktığımda antrenörlük adına büyük kazanımlar elde ettiğimi görebiliyorum. Avrupa’da bu işi en üst seviyede yapan, en başarılı antrenörlerden saha sunumu dinlemek, onlara soru sorarak düşüncelerini öğrenebilmek harika bir deneyimdi. Kongre boyunca anlatılan birçok şeyi not almaya çalıştım ve bunu oyuncularım ve antrenör arkadaşlarımla paylaşma fırsatım olacak. Türkiye’den ve dünyanın birçok farklı yerinden basketbol antrenörleriyle tanışma fırsatım oldu. Diğer ülkelerde altyapıların durumu ne, neyi bizden farklı yapıyorlar, basketbola bakış onlarda nasıl gibi soruların cevaplarına ulaşabildim. Türkiye’de BSL ve TBL seviyesinde çalışan antrenörlerle tanışma ve konuşma imkanım oldu. Ben altyapıda oyuncuyken antrenörlüğümü yapan çok sevdiğim abim Hayrettin Uysal’la yollarımız bu kez oyuncu-antrenör olarak antrenör-antrenör olarak kesişti. Bütün bunlar genç bir antrenör için harika imkanlardı ve kendi açımdan sonuna kadar değerlendirmeye çalıştım. Aksaklıkların minimum olduğu bu müthiş faydalı organizasyon için EHCB tarafında emeği geçen herkese teşekkür etmek gerek. Ve tabii ki teşekkürlerin en büyüğü TÜBAD ailesine. Bu organizasyonda görev alan, bize burs imkanı sağlayan, bizzat eğitime katılan ve yakından ilgilenen sevgili Necati Güler, Murat Özyer ve Şükrü Yaravlı’ya kendi adıma teşekkür ediyorum. Umarım bu program uzun soluklu olur ve daha fazla kişiye ulaşarak ülke basketbolunun ilerlemesine katkı sağlar.

Hasan Al