Kağan Tolun’un Tolga Öngören Röportajı
Basketfaul.com sitesinden Kağan Tolun’un Tofaş Spor Kulübü Genel Menajeri Tolga Öngören ile oyunculuk yıllarından, antrenörlük günlerine, Tofaş’ın son dönemdeki çıkışından, altyapıya ve Bursa basketboluna dair yaptığı keyifli röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
– Oyunculuk yıllarınızda Tofaş’tan ilk teklif aldığınız zamanı hatırlıyorsunuzdur. Neler hissettiniz?
Tolga Öngören: Tofaş’tan ilk teklifi, Efes Pilsen’de oynadığım 2. sezonda almıştım. Tofaş’a, Efes Pilsen’de 1 sezon daha oynadıktan sonra gittim. O zamanlar Tofaş’ta Nedim Karakaş vardı. Çok mutlu olmuştum.
Basketbolu bırakmanızın ardından Jasmin Repesa döneminde yine Tofaş’ta antrenör olarak görev aldınız. Bu antrenörlüğe geçiş sürecinizden bahsedebilir misiniz?
Tolga Öngören: Basketbolu bırakmadan 1-2 sene öncesinde zaten gelecek planları yapmaya başlamıştım. 1997 Yılında basketbolu bıraktıktan sonra kulübümün de desteğiyle Gene Keady coachlığını yaptığı Purdue Üniversitesi’ne antrenör eğitimi için gittim. Aynı dönemde bazı NBA takımlarının yaz kamplarında bulundum. Benim Amerika’ya gitme amacım 1-2 sene orda kalıp döndüğümde 4-5 sene TOFAŞ’ta altyapıya yoğunlaşmaktı. Fakat döndüğümde Repesa beni direkt olarak yardımcısı yapmak istediğini belirtti. Her ne kadar plan böyle değilse de o dönemki Genel Menajerimiz Efe Aydan ve Başkanımız Ersin Taş bunun uygun olacağını anlattılar. 1998-1999 sezonunda Repesa’nın yardımcı antrenörü olarak görev başladım. Daha sonra 1999-2000 sezonunun Kasım ayında Jasmin Repesa’nın ani bir kararla ayrılmasıyla baş antrenör olarak göreve başladım.
Tofaş’ın o dönem yakaladığı büyük başarıların ardından ani bir kararla profesyonel yarışmalardan çekildiğini açıkladı. Bu kararı birde sizden dinleyebilir miyiz?
Tolga Öngören: Bu, o anki şartların getirdiği yönetimsel bir karardı. Kesinlikle basketbol sonlandırılmadı. Ekonomik şartlardan dolayı altyapı ile basketbolu tüm Türkiye’de yayma odaklı bir yapıya dönüldü. Zaten 1 sezon sonra da benim yönetimimde ve sadece kendi oyuncularımızdan kurulu bir kadroyla yepyeni kurulmuş bir takım gibi Bölgesel Lig’den sıfırdan başladık.
* Kariyerinize baktığımızda Almanya’da çalıştırdığınız takımlar bulunuyor. Uzun yıllar Türkiye’de basketbol oynamış ve antrenörlük yapmış biri olarak orada zorlandınız mı?
Tolga Öngören: Yok hiç zorlanmadım. Türkiye’de baktığınızda her kategoride çalıştım. Yurt dışına çıkmak, o zaman için bireysel hedefimdi. O kültürü tatmak, yurt dışında yarışmaya girmek. Almanya bu anlamda çok rahat ettiğim bir yer oldu. Çalıştırdığım takımlarda yeni genç Alman oyuncuların çıkmasına çok önem verdim. Orada iyi ortamlarda ve iyi insanlarla tanıştım. Bunu da hala sık sık dile getiririm.
* Peki sizin gözünüzden Türk basketbolu ile Alman basketbolu arasındaki benzerlik ve farklar nelerdir?
Tolga Öngören: Aslında pek bir benzerlik yok. Almanlar her anlamda planlamaya, sürdürülebilirliğe ve kurumsallığa önem veren insanlar. İşi başlatmaktan ziyade hedefe ulaşarak bitirmenin önemine inanırlar. Bugün Alman basketboluna baktığınız zaman Avrupa’daki en iyi yapılardan birini görürsünüz. Son 10 yılda yaptıkları altyapı yatırımlarıyla birlikte NBA oyuncuları da çıkarmaya başladılar. Doğru yapılanmaları sayesinde finansal sıkıntılar yaşanmıyor. Sponsorluklar üst seviyede. Ayrıca seyirci katılımının yüksek olması nedeniyle takımların sezonluk gişe gelirleri üst seviyede. Euroleague seviyesinde oldukça da iyi hakemlere sahipler. Benzerliklerimize gelirsek Almanlar da bizim gibi çok ateşli seyirci gruplarına sahipler ve basketbol Almanya’da futbolun arkasında en fazla takip edilen ikinci spor konumunda.
* Basketbolculuk veya antrenörlük kariyerinizi düşündüğünüzde hala keşke dediğiniz bir pişmanlığınız var mı?
Tolga Öngören: Oyunculuk olarak hiç bir pişmanlığım yok. Bütün kararlarımı kendi isteğimle verdim. İyi ki Efes’e gitmişim. İyi ki Tofas’a gelip uzun yıllar oynayıp bu önemli camianın bir parçası olmuşum. Hala da çok mutluyum ve burada yaşıyorum. Sadece antrenör olarak altyapılarda çok daha uzun süre çalışmayı isterdim.
– 2017-2018 Sezonu TOFAŞ’ın en başarılı sezonlarından biri olarak tarihe geçti diyebiliriz. Geçtiğimiz sezonun hikayesini bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Tolga Öngören: Tofaş olarak 2017-2018 sezonu sonunda aldığımız sonuç, bizim 2015-2016 sezonunda yaptığımız planlamaya göre 1-2 sene erken geldi. Biz 2015-2016 sezonunda bu yapıyı kurarken örnek, farklı, sürdürülebilir ve sürekli gelişen bir kulüp organizasyonu hedefindeydik. Hala da bu hedeflerimizden sapmış değiliz. 2 sezon önce 8. sıradan Play-off’lara girdik. Daha sonra da gerekli hamleleri yaparak geçtiğimiz sezona ilk 6 hedefiyle başladık. Bizim için sezon içindeki en önemli gösterge takımın kendi içindeki ilerlemesi ve gelişmesidir. Geçen sezona baktığımızda da sezon başı, ortası ve sonu olmak üzere 3 farklı Tofaş görürsünüz. Sezon sonuna gelindiğinde kendini çok iyi ifade edebilen, birbirini çok iyi tanıyan, beraber olmaktan hoşlanan hatta kaybedildiğinde bile beraber olabilen bir grup haline geldik. Bu da sportif anlamda başarıyı getirdi. Sürdürülebilir şekilde bu seviyelerde kalmak ve Türk basketboluna yeni yüzler kazandırmak istiyoruz.
– Geçtiğimiz sezonki başarılarınızda önemli pay sahibi olan 4 oyuncuyu gönderip 5 yeni isimle kadronuzu takviye ettiniz. Bu değişimi anlatabilir misiniz?
Tolga Öngören: Bizim tarzımızdaki kulüplere baktığımız zaman bunlar olması muhtemel şeyler. Ruslar, dolar bazında Raymar Morgan’ın ücretini 2’ye, Pierria Henry’nin ücretini ise 3’e katladılar. Bizim bununla ekonomik olarak mücadele etmek gibi bir hedefimiz yok. Bu tarz finansal bir yarışmada olmayı da tercih etmiyoruz.
Ben, Raymar Morgan’ı Michigan State zamanından beri takip ediyordum. Bize de Almanya MVP’si olarak geldi. Burada daha da başka bir seviyeye çıkarak gitti.
Pierria Henry’yi aldığımızda insanlar bize “Niye alındı bu?” şeklinde eleştirilerde bulunuyorlardı. Haklılar da. Çünkü İsrail gibi orta seviye bir ligin yine orta seviye bir takımından gelen bilinmeyen bir oyuncuydu. Çok ciddi adaptasyon süreci yaşadı. Gerek teknik ekibimiz, gerekse kulüp organizasyonumuz kendisine çok destek verdi. Daha sonra o da programı ve rolünü kabul etti ve performansını üst seviyeye çıkardı. Henry’e çok ciddi teklifler geldi ve bu durumdaki bir oyuncuyu zorla tutmaya çalışmak doğru olmazdı. Konuya tamamen profesyonel gözle bakarak sonuçlandırdık.
Josh Owens ile kendi tercihimizle yollarımızı ayırdık. Pota altı için çemberi koruyabilen ve daha size’lı bir oyuncu arıyorduk.
Son olarak Tony Crocker; Sezon sonunda marketi çok yükseldi, Tony çok sevdiğimiz bir oyuncu olsa da ciddi zorlukları olan bir oyuncuydu. Ayrıca o pozisyon için o ücretleri vermek istemedik.
Yeni oyuncularımıza da bakacak olursak oyun kurucu pozisyonunda Diante Garrett, 3 sene önce yine düşündüğümüz bir oyuncuydu. Yetenekli ve skor gücü yüksek bir oyuncu.
Demonte Harper iyi bir takım oyuncusu. Oyunun iki tarafını da oynayabilen Eurocup seviyesinde bir oyuncu.
Kyle Weems, Türkiye ligini tanıyan bir oyuncu. Bu sezon uygulanmaya başlayan 5 yabancı kuralıyla birlikte birkaç oyuncunun birkaç farklı pozisyonu oynayabiliyor olmasını tercih ettik. Weems de hem 3 hem de 4 numaralı pozisyonlarda oynayabilen çok yönlü bir oyuncu.
Bu seneki en kritik oyuncu Jeff Withey. Taraftarlarımızdan, “Daha iyi bir uzun alınamaz mıydı?” eleştirileri alıyoruz. Biraz gerçekçi konuşalım. Dünyadaki uzun oyuncu havuzuna baktığımız zaman NBA; en iyileri ve hemen altındaki oyuncuları alıyor. Euroleague, NBA seviyesi veya bir alttaki oyuncuların kalanlarını alıyor. Size de diğerleri kalıyor. Bu şartlarda baktığımızda Withey; 4 sene Kansas Üniversitesi’nde oynayıp ikinci round’tan draft olmuş, devamında da 5 sene NBA’de yer almış bir oyuncu. Avrupa basketbolunu, kültürümüzü, ligimizi, hakemlerimizi öğrendikten sonra takımımıza daha da fazla katkı vereceğini düşünüyorum.
Aldığımız son oyuncu ise Muhaymin Mustafa. Muhaymin, kendi jenerasyonunda NBA’in takip ettiği bir yetenek. Birde biz Muhaymin transferiyle “Tofaş, kendi yetiştirdiklerinin yanında Türkiye’de başka takımlarda oynayan yetenekli genç oyunculara da destek verecektir.” mesajını da vermek istedik.
– Oynadığınız maçlara baktığımızda Türk oyuncular önemli süreler alıyor. Kadronuzdaki Türklere baktığımızda Barış Ermiş ve Muhaymin Mustafa’yı saymazsak hepsi altyapınızdan çıktı. Siz altyapınız hakkında neler söylemek istersiniz?
Tolga Öngören: Aslında tesislerimize ve imkanlarımıza baktığımız zaman alt yapımızın çok daha iyi olması gerektiğini düşünüyorum. Biz altyapımızda oyuncu transferinden çok oyuncu eğitimi üzerine yatırım yapıyoruz. Eğitim derken oyuncuların okul eğitimi, gerektiğinde yurt dışı basketbol eğitimleri veya yabancı dil eğitimleri gibi konularda yatırım yapıyoruz.
Altyapımızdaki antrenör kadromuz, Erhan Toker’in liderliğini yaptığı, yıllarca çeşitli kademelerde oynamış veya antrenörlük yapmış kişilerden oluşan çok önemli bir ekip. Tofaş yıllardır altyapısından yetiştirdiği oyuncularına A takımda önemli süreler veriyor. Tabi bu bir yazılı kural değil. Buradan
altyapımıza da mesaj vermiş olayım; “Ben nasılsa Tofaş altyapısında oynuyorum, bir şekilde A takıma çıkar, oynarım.” diye de bir şey yok.
Ligimizde bu sezon itibariyle 5 yabancı kuralı uygulanmaya başladı. Bu kuralla birlikte genç oyuncularımız önemli süreler alıyorlar. Bu oyuncuların önemli görevler üstlenerek üst seviyede basketbolcu olma ve üst seviyede yarışmacı olma hedeflerinin içini doldurmaları lazım. Bana süre verilsin diye beklemek ve hayal etmek tek başına kesinlikle yeterli olmayacaktır. Mutlaka oynayacakları süreyi kendilerinin alıp, iyi değerlendirmeleri ve performanslarında devamlılık sağlamları gerekir.
– Geçtiğimiz sezon Eurocup’ta gruptan çıkma şansını son maçta kaçırmıştınız. Bu sezon oynadığınız 4 maça da bakarsak gruptaki şansınızı nasıl görüyorsunuz?
Tolga Öngören: Kesinlikle Top 16’ya gitmek istiyoruz. Şu ana kadar oynadığımız 4 maçta 3 mağlubiyet aldık ve bu mağlubiyetlerin tamamını deplasmanda aldık. Son oynadığımız Limoges maçını da çevirebilirdik ama olmadı. Buna rağmen gruptaki şansımız oldukça fazla. Öncelikle içeride oynayacağımız tüm maçlarımızı kazanmamız lazım. Kalan deplasmanlardan da bir veya iki galibiyetle ayrılarak grupta 2, 3 veya 4. sıradan üst tura yükseleceğimizi düşünüyorum.
– Sizin de basketbolculuk yıllarınızda Tofaş’tan takım arkadaşınız Murat Konuk gerek Bursa basketbolunda gerekse Türk basketbolunda iz bırakmış oyunculardan biriydi. 2 sezondur oğlu Mert Konuk da A takımda süre almaya başladı. Mert’in gelişimi hakkında neler söylemek istersiniz?
Tolga Öngören: Mert’in bir de kardeşi Arda var. O da altyapımızda forma giyiyor. Mert ve Arda’nın en önemli şansları, Murat gibi disiplinli bir babaları olması. Mert, Türkiye’de kendi yaş grubunun en önemli oyuncularından birisi. Biz Mert’i bu sezon çifte lisansla Yalova Group Belediye’ye gönderdik. Orada ciddi şekilde süre ve sorumluluk alıyor. İki kulüp olarak bu süreci doğru şekilde yönetebileceğimizi düşünüyoruz. Mert’in iyi bir basketbolcu olması için birçok şey doğru zamanda doğru yerde onunla buluşmuş durumda.
– 2-3 sene öncesine kadar gelişim takımınızla TB2L’de forma giyen Berkan Durmaz, A Milli Takımımız’ın Slovenya kampında kendisine yer buldu. Siz Berkan’ın bu gelişimi hakkında neler söylemek istersiniz?
Tolga Öngören: Berkan Durmaz benim için çok özel bir oyuncu. Tofaş’ta yönetici olduğum ilk senede onu takıma dahil ettik ve bu süreçte ailesinin de çok büyük desteklerini gördük. Berkan, basketbolculuğunun yanı sıra çok da iyi bir öğrenci. Eğer basketbolcu olmasaydı çok iyi bir akademik kariyer yapabilirdi. Berkan fiziksel olarak geç gelişen oyunculardan. Şu anda 98 kilo civarında ve TOFAŞ’a geldiğinde 80 kilo seviyelerindeydi. İyi bir basketbolcu olması için 103-105 kilo seviyelerine çıkması gerekiyor. Berkan’ın A Milli Takım’a gireceğinden hiçbir kuşkumuz yok. Asıl önemli olan Berkan’ın hem 3, hem de 4 numara pozisyonlarında oynayabilen çok yönlü bir oyuncu olması. Berkan’ın bireysel hedefi NBA draftına girmek. Kafasına koyduğu şeyleri yapabilen bir yapıya sahip.
– A Milli Takımı’mız, 29 Kasım’da İspanya ve 2 Aralık’ta Karadağ ile karşılaşacak. Bu maçlarda NBA’de oynayan oyuncularımızın da forma giyemeyeceklerini düşünürsek siz takımınızdan hangi oyuncuların kadroya girme ihtimalleri olduğunu düşünüyorsunuz?
Tolga Öngören: Ben bu konuda karar mercii değilim. A Milli Takımı’mızda teknik ekip hem İspanya’yı, hem de Karadağ’ı yenmek adına en doğru kadroyu kuracaklardır. Takımımıza bakacak olursak Berkan ve Yiğit’in kadroda yer almalarını isterim ve ciddi şansları olduğunu da düşünüyorum. Ülkemizdeki uzun oyunculara baktığımızda Muhsin de fiziksel anlamda hem boy, hem genişlik olarak o yapıdaki az sayıdaki oyuncudan biri. Galatasaray ile oynadığımız maçta çok da iyi bir performans sergiledi. Bu performansını daha da yükseltmeyi başarmasını ve bu konudaki şansını artırmasını umuyorum.
– OYAK Renault’nun çekilmesinden sonra TOFAŞ dışında şu anda Bursa basketbolunu Süper Lig seviyesinde temsil eden takım yok. Bursa basketbolu hakkında neler söylersiniz?
Tolga Öngören: Bursa basketbolunun durumu cidden sıkıntılı durumda. Zamanında Bursa, Türk basketbolun oyuncu kaynaklarından bir tanesiydi. Altyapı faaliyetleri gerçekleştiren Oyak Renault, Bosch, Mako ve Yeşimspor gibi önemli kulüpler vardı. Bursa basketbolunda altyapı maçlarında dahi tribünler dolardı. Şu anda altyapı faaliyetlerini sürdüren kulüplerin bu organizasyonlarını ne kadar zor şartlar altında yaptıklarını da biliyorum. Bursa’da altyapı anlamında daha üst seviye organizasyonlar yapılması gerekiyor. Bir diğer önemli konu da hakemlik. Bursa’da Engin Kennerman’ın ardından A klasman bir hakem çıkmadı ve bunun olması uzun bir süre daha mümkün görünmüyor. Bu konuda da gerekli adımların atılması lazım.
– Bursaspor Basketbol’un bu sezon Süper Lig’e çıkma şansını siz nasıl görüyorsunuz?
Tolga Öngören: Bursaspor Basketbol Takımı çok kısa sürede önemli yerlere geldiler. Geçen sene Süper Lig’e çıkabilirlerdi. Bu sene de TBL’de Süper Lig’e yükselebilecek en önemli adaylarından biri Bursaspor. Biz çok seviniriz. Zaten 3 milyonluk şehre 1 takım yetmez. Bursaspor, taraftarı ile çok kuvvetli bir kulüp. Eğer çıkabilirlerse lige renk getireceklerini düşünüyorum.
* Son olarak en büyük gücünüz olan taraftarlarınıza ne söylemek istersiniz?
Tolga Öngören: Salon değişikliğinden sonra taraftar profilimiz de değişti. Bizde kadın seyircilerimizin ve ailelerin oranı çok yüksek. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Bizler de onların daha iyi bir ortamda birkaç saat geçirmeleri için çok çalışıyoruz. Salona giriş çıkışlardan tutun da oturdukları koltuklara kadar düşünüyoruz. Biz, taraftar profilimizden ve onların bize verdiği destekten dolayı çok mutluyuz. Doğru taraftarlık, sadece takım en iyi yerde olduğunda değil; her zaman takımı desteklemektir. Şu anki durumumuza baktığımızda doğru taraftar profilini yakaladığımızı görüyorum. Onlardan her maçımızda yanımızda olmalarını ve bizi desteklemeye devam etmelerini bekliyoruz.