Oyunu Yönetmek – Alaeddin Yakan

TBF Eğitim Kurulu üyelerinden, tecrübeli koç Alaeddin Yakan’ın Basketfaul.com sitesinde yayınlanan yazısını sizlere paylaşıyoruz.

Kaynak: www.basketfaul.com

Fotoğraf: Fehmi Özgüler

Aradaki farkın korunması;

Oyun içerisinde bizlerin ve takımı oluşturan oyuncuların baş etmesi gereken önemli sorunlardan biri takım öndeyken son dakikaları oynama becerisi veya maç başında ve devamında fark yaratılmış ise bunu bütün maça nasıl yayacağımız konusudur. “Nasıl olsa kazandık” veya “kazanıyoruz” düşüncesi oyuncuları düzen dışarısına çıkarabilir ve konsantrasyon kaybından doğacak savunmadan vazgeçme veya daha fazla skor atma sevdası, dengesiz erken atışlara (çember altında kendi takımından kimsenin olmadığı pozisyonlar) neden olabilir. Devamında rakip takım bu durumu kullanıp oyuna ortak olmaya başlayınca da farkı korumak zorlaşabilir. Ve kendi yarattıkları bu negatif ortamda savunmada güven kaybına yol açıp devamında maç da kaybedilebilir. En basit hali ile farkı korumak, farkı yaratan ne ise onu devam ettirmek ile mümkün olur. Bu durum, oyuncuların kendi başlarına halledebilecekleri bir konu değildir. Bu durumla başa çıkabilmemiz için antrenmanlarda belli çalışmaları yapmamız ve oyuncularımıza yardım etmemiz gerekmektedir.Bunu iki yarı sahalı eğlenceli bir drill ile çalışabiliriz. 4×4 ve 5×5 as/yedek oyuncular olarak ayırmadan belirli süreler (5-10-15 dk. gibi) ve kurallar koyarak çalışabiliriz.


Savunma takımı, (süre boyunca sürekli savunmada kalarak) top çalma, ribaund veya hücumun skor üretmesinden sonra topu oyuna sokarak diğer sahaya (4×0 veya 5×0) sayı atmaya giderler (2’lik veya 3’lük atış ile skor yapana kadar). Daha sonra savunma takımı topu tekrar hücum takımına verir ve yarı saha oyunu tekrar başlar. Süre bitiminde savunma takımı her hücumda sayı attıkları için farklı önde olacaktır. İkinci yarı ise roller değişerek, hücum takımı savunma olur. Bu sefer önde olan takım üzerinde baskı hisseder, çünkü savunma takımı topa her sahip olduğunda aynı şekilde sayı atacaktır. Bu da ilk savunma takımının sürekli var olan düzen içinde kalıp, şut seçimlerine dikkat ederek oynamasını sağlayacaktır. Bu basit drill(örnekler çoğaltılabilir) önde oynama konusunda takıma ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Ancak tabii ki bu da yetmez. 

Serbest atışların önemi;

Genelde geride olan takım sürekli faul yaparak topa en çabuk şekilde sahip olmaya ve hücum etmeye çalışır. Eğer faul yapılan takım serbest atışlarında başarı sağlıyorsa, gerideki takımın oyuna ortak olması zorlaşacaktır. Bu nedenle antrenmanlarda serbest atışlara önemli süreler ayırmalıyız. Peki, serbest atışların gelişmesine nasıl yardımcı olabiliriz? Serbest atışlar takım yorgunken ve oyuncular baskı altındayken çalışılmalıdır. Serbest atış kaçıran oyunculara tam saha koşu cezası verilebilir. Gruplara ayrılan takımlara üst üste 5 veya 10 başarılı atış yaptırılabilir. Başarılı olan takıp dinlendirilip, başarısız takıma line drill cezası verilebilir. Veya üst maddedeki ceza, atışı kaçıran oyuncuya değil de diğer takım arkadaşlarına verilebilir. Bu durum, serbest atış atan oyuncuya daha ciddi baskı yaratabilir. Atış sırasında dikkat dağıtıcı faktörler yaratılabilir. Oyunda antrenörler, takımdaki en iyi serbest atışçıların kim olduğunu mutlaka bilip, topun onlara gitmesi ve faullerin onlara yapılmasını sağlamalıdırlar. 

Oyuncu Dinlendirme;

Takım önde iken maç temposunu düşürmeden farkı yaratan oyuncuyu dinlendirmek, daha az süre verdiğimiz oyunculara şans vermek ve onların da bu takımın bir parçası olduklarını hissettirmek açısından önemlidir. Uzun bir lig maratonu ve/veya turnuva oynuyorsak, maçlar arka arkaya oynanacağı için, her iki durumda da fiziksel açıdan oluşacak sorunlar ve/veya takım mutluluğu için herkesin katkısına ihtiyaç vardır. Bazı antrenörler takım önde iken oyuncu değiştirme planlarına hiç dokunmazlar ve oluşacak problemlerin önüne bu şekilde geçerler. Bu görüş (A takım seviyesinde) belki doğru olabilir ancak bana göre genç takım koçlarının temel konusu, bütün oyuncuları devreye sokma ve geliştirme olması gerektiği için bana doğru bir yaklaşım olarak gelmez. Bazı antrenörler de nasıl olsa önde olduklarını düşünerek tüm bench oyuncularını aynı anda sahaya sürebilirler. Bu durum rakibe yeni bir ivme kazandırabilir ve maça ortak olmasını sağlayabilir. Bu da benchten gelen oyuncularda kendilerine güven kaybına neden olabilir. Farkı yaratan oyuncular ise yeniden oyuna dönseler bile oluşan durumu düzeltemeyebilirler. Bazı antrenörler ise farkı yaratan oyuncular ile benchten gelen 2-3 oyuncuyu aynı anda bir arada oyunda tutarak durumlarını korumaya çalışırlar. Bence bu yöntem, tercih etmemiz gereken daha doğru bir yol olabilir. 

Savunmaya odaklanmak;

Farkı yaratan nedenlerden biri de mutlaka savunmadır. Özellikle genç takımlarda, maçın tamamında yüksek baskı uygulanması kolay değildir. Oyun süresi içinde buradaki savunma motivasyonunun, gerek oyuncu değişikliği gerekse de savunma değişikliği ile mutlaka devam ettirilmesi gerekmektedir. Çünkü önde oynayan takım, rakibinin sayı üretmesini engellediği sürece maçı kazanmaya daha yakın olacaktır. 

Sabırlı Hücum;

Takım öndeyken antrenörler takımdan daha sabırlı hücum isteyebilirler, ancak bazen bu istek oyuncular tarafından yanlış anlaşılır. “Daha sabırlı olacağız” diye belki de çok uygun pozisyonları atlayabilirler veya en olmadık zamanda çok erken atış yapabilirler. Burada önemli olan, doğru pozisyonda olan atışın yapmasıdır. “Nasıl olsa öndeyiz, bir de ben atayım” yaklaşımı çok yanlıştır. Antrenmanlarda bu tür durumlar çalışılmalıdır. Oyunda bizi öne geçirecek ne ise ona devam edilmelidir. Eğer bir takım, oyunu hızlı tempoda götürüyorsa bunun rakibe daha fazla hücum imkanı vereceğini de unutmamak gerekir. Genelde rakip takım farkı kapatmaya başladığında, rakip takımın kendilerine olan güveni arttırırken, öndeki takımı daha yanlış oynamaya itebilir. Rakip, oyuncu ve savunma değişiklikleri ile bu ortamı yaratabilir. Bu tür durumlarda savunmada ne tür değişiklikler yapıldığı ve buna karşılık bizim hücumda ne yapacağımız önceden çalışılmalı ve maçta uygulamaya sokulmalıdır. 

Tempoyu yavaşlatmak;

Geride olan takım, rakiple olan sayı farkını azaltabilmek için tempoyu arttırır. Bunu da genellikle tam saha ve/veya yarı saha baskı yaparak ve çabuk atışlı oyunlara yönelerek gerçekleştirebilir (tabii ki bu planlara öndeki takım hazır ise farkı daha da açma fırsatı yakalayabilir). Önde olan takım bilerek tempoyu daha da yavaşlatabilir, hatta rakip müsaade ederse hücum sahasına oyunu yavaşlatma adına yürüyerek dahi geçebilir. 

Zaman çalınmasına izin vermemek;

Rakibin süre çalmasına izin vermemek gerekir. Genelde sayı farkını kapatmaya çalışan takımların uyguladığı bir taktikte; top oyuna sokulduktan sonra topu alacak olan oyuncu, topun yerde yuvarlanmasını ve/veya birkaç kez sekmesini bekledikten sonra tutacaktır, çünkü topu alana kadar süre çalışmaz. Çok basit gibi görülen bu örnek ile her hücumda 2-3 saniye kazanılabilir. Bu da 24 saniyelik hücum süresinin %8-12’si anlamına gelir. Bu durum karşı sahada savunmacı bulundurarak ve hemen topa baskı yaptırılarak engellenebilir. 

Sonuç olarak;

Basketbolda değişmez bir gerçek vardır; topa sahip olan takım maça da sahip olacağından, farkı korumak ve o farkı ortaya çıkaran neyse onu yapmaya devam etmek önemli bir gerekliliktir.

Alaeddin Yakan