Zaferi Hak Etmek

Rick Pitino’nun Success is a Choice adlı kitabından bir alıntıyı Deniz Atak’ın çevirisiyle sizlere sunuyoruz.

Winston Churchill’in İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz halkına söylediği şeyler çok basit ve özlüydü: zafer için dua ve ümit etmek iyidir ama esas önemli olan onu hak etmektir.

“Zaferi hak etmek” ne anlama gelir?

Churchill’e göre zaferi sadece bedelini kan, ter ve gözyaşı olarak ödemek için çok sıkı ve uzun süre çalışmayı göze alanlar kazanırlar. Sıkı çalışma her türlü başarının temel taşıdır. O olmadan her şey anlamsız ve yararsızdır. İşe bir hayal veya fikir veya hedefle başlayabilirsiniz fakat umutlarımızın herhangi biri gerçekleşmeden önce gerçek başarıyı hak etmiş olmanız gerekir. İçinde bulunduğumuz çabucak mutluluk elde etme çağında bu eski moda bir şey olarak düşünülebilir fakat ilk kıtalar arası demiryolundan bugünün uzay mekiğine kadar bu harika şeylerin nasıl yaratıldığının esrarlı bir yanı yoktur. Bunların hepside uzun süre inanılmaz derecede sıkı çalışan insanlar tarafından yapılmıştır.

Eğer bütün büyük kuruluşlara, bütün büyük takımlara, bütün büyük insanlara yakından bakacak olursanız onların ortak yönünün “ ikinciye bir şey yok “ tarzı bir çalışma ahlakı olduğunu fark edersiniz. Başarı için yoğun çalışma daima ordadır. Söz konusu iş ahlakı olduğunda hiç taviz yoktur. Başarı için başka yol olduğunu söylemek sahte altın gibidir.

Çevremizde sahte altınları her gün görebiliriz. Bunlar kısa yoldan başarı kazanmaya çalışan kişilerdir. Kolay yoldan kilo vermek, zorlanmadan iyi bir vücut sahibi olmak, kestirmeden zengin oluvermek. Kendini zahmetsizce ve kolayca iyi hissetmenin yolu sanki sadece bazı basit yöntemleri uygulayıp, sorunlarından kurtulmakmış gibi.

Ama kestirme yollar başarısızlığa götürür.

Temel şudur: Ne kendi yaşamınızda nede etkilemeye çalıştığınız insanların yaşamında çok çalışmadan anlamlı ve kalıcı hiçbir şey elde edilemez.

Kentucky Üniversitesindeki basketbol programımızı ele alalım: Biz kendimizi Amerikanın en çok çalışan takımı olarak görürüz. Bu bizim kendimize ölçü olarak aldığımız standardımızdır. Her gün buna göre yaşamaya çalışırız.

Biz Amerikanın en çok çalışan takımı mıyız?

Kim bilir?

Ve kime ne.

Önemli olan bizim buna inanmamızdır. Bu bizim uç noktamızdır. Başa baş giden maçlarda sinirler gerilmişken ve kazanmakla kaybetmek arasında kıl kadar bir fark varken onca sıkı çalışmamızın, harcadığımız onca saatin ve döktüğümüz onca terin bizi öne çıkaracağına inanırız. Neden? Çünkü hak etmişizdir. Zaferi hak ederiz. Rakiplerimizden daha fazla ter döktüğümüzü ve eski usul de olsa elde edeceğimizi hissederiz.

Antrenörlük yıllarımda birçok oyuncuyla çalıştım ve çok değişik davranışlarla karşılaştım. Bazı oyuncular bencildi, bazıları yapmaya çalıştığımız şeyden şüphe duyuyordu, bazıları takım konseptine olması gerektiği şekilde uyamıyordu. Bunların hepsine katlanabilirdim ama tahammül edemediğim tek şey bir oyuncunun sıkı çalışmamasıydı. Eğer oyuncular gayret gösterme çabası içinde olurlarsa benimle hiçbir sorun yaşamazlardı.

Ve şunu bilir misiniz?

Basketbol sahasında geçerli olan hayatta ve işte de geçerlidir. BAŞARILI OLMAK İSTİYORMUSUNUZ? İyi başarın öyleyse. Hak edin. Nasıl mı? Çevrenizdeki herkesten fazla çalışarak. Küçük şeyler için ter dökün, büyük şeyler için ter dökün. Daha fazla yol alın. Ama ne olursa olsun kalbinizi ve ruhunuzu yaptığınız şeye verin. Her şeyinizi sahada ortaya koyun.

Ama siz bunu gerçekleştirmek isteyene kadar bu gerçekleşmeyecektir. BAŞARI BİR ŞANS DEĞİLDİR. İLAHİ BİR HAK DEĞİLDİR. BİR DOĞUM KAZASI DEĞİLDİR.

BAŞARI BİR TERCİHDİR.

Kaynak: Success is a Choice – Rick Pitino

Çeviri: Deniz Atak

Arşiv No: Deniz Atak Çeviri Ocak 2006-004